Zonguldak Kültürel Alanlar
Filyos Kalesi
Çaycuma ilçesinde bulunan Filyos Kalesi, tarihi ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Romalılar tarafındaninşa edildiğine dair bir izlerin olduğu kale, denize hakim bir noktada yükseliyor. Kalede Helenistik-Roma dönemlerine ait kule kalıntıları, mermer sütunlar, taş lahitler ve tuğla mezarlar görülebiliyor. Kale, 2003 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilerek turizme kazandırıldı. Filyos Kalesi, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle ilgi çekiyor. Kale, Filyos Irmağı’nın Karadeniz’e döküldüğü yerde, yeşilin ve mavinin buluştuğu bir noktada yer alıyor. Kale, kuşbakışı manzarasıyla ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunuyor. Kale, aynı zamanda Filyos Limanı’nın da panoramik görüntüsünü sunuyor. Kale, gün batımında ise adeta bir kartpostal görüntüsü oluşturuyor. Filyos Kalesi, Zonguldak’ın önemli turistik noktalarından biri. Kale, hem kültür hem de doğa turizmi için ideal bir seçenek. Tarihi alan, Filyos kent merkezine yakın konumda olduğu için ulaşımı da kolay. Yapı, yıl boyunca ziyaret edilebiliyor. Kale, tarihi dokusu ve doğal güzelliğiyle ziyaretçilerine unutulmaz bir gezi vaat ediyor.
Varagel Tüneli (Fener Tünelleri)
Zonguldak’ta bulunan Varagel Tüneli, Karadeniz kıyısında kayalık bir yamaçta oyulmuş endüstriyel bir miras olması ile öne çıkıyor. Tünel, yaklaşık 100 yıl önce kömür taşımak için raylı sistemle kullanılmaya başlanmıştır. Tünelin uzunluğu 200 metreden fazla ve farklı noktalarda çıkışları bulunuyor. Tünelin girişinde, denize bakan bir fener bulunduğu için tünel, Fener Tünelleri ismi ile de anılıyor. Varagel Tüneli geçmişte endüstriyel alanda kullanılsa da günümüzde turistik amaçlı hizmet veriyor. Özellikle meraklı gezginler için ilginç bir yer olan tüneller, farklı bir deneyimi yaşamak isteyenler için birebir seçenekler arasında yer alıyor. Tünel, Zonguldak’ın merkezine yakın bir konumda bulunuyor. Burası Zonguldak’ın diğer tarihi ve doğal güzellikleriyle birlikte
ziyaret edilebilir.
Halil Paşa Konağı (Ereğli Müzesi)
Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde bulunan Halil Paşa Konağı, 19. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş tarihi bir yapı. Bu konak, Osmanlı döneminde sancak beyi olan Halil Paşa Karamahmutoğlu tarafından yaptırılmış ve Roma döneminden kalma devşirme malzemelerle süslenmiş. Bir süre ortaokul ve kız meslek lisesi olarak kullanılan konak, 1989 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredildi ve 10 yıllık bir restorasyon çalışmasından sonra 1998 yılında müze olarak hizmete açıldı. Halil Paşa Konağı, zemin katı dahil dört katlı, orta sofalı bir plana sahip. Zemin katta, Ereğli ve çevresinden toplanan Helen, Roma, Bizans dönemlerine ait arkeolojik eserler sergileniyor. Bunlar arasında mermer mezar stelleri, cam kaplar, takılar, kandiller, figürler ve sikke koleksiyonları bulunuyor. Birinci katta, pişmiş toprak amforalar, Hitit, Bizans ve
Osmanlı dönemlerine ait mühürler, damgalar ve bullalar yer alıyor. İkinci katta ise, yöresel etnografik eserler gözler önüne seriliyor. Bu eserler arasında erkek ve kadın giysileri, elpek kumaşı, dokuma aletleri, silahlar, tespihler, saatler, mutfak eşyaları, ölçü ve tartı aletleri, yazma baskı kalıpları ve haritalar sayılabilir. Üçüncü kat, müze-ev niteliğinde olup, Osmanlı dönemine uygun döşenmiştir. Bu katta, oturma odası, misafir odası, günlük oda ve yatak odası bulunuyor. Müze bahçesinde de görülmeye değer eserler vardır. Grek, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait sütun başlıkları, mezar stelleri, lahitler ve pandomim sanatçısı Krispos’un anıt mezarı bunlardan bazıları.
Bastoncular Çarşısı
Bastoncular Çarşısı, Zonguldak’ın Devrek ilçesinde yer alan ve el yapımı bastonların üretim ve satışının yapıldığı bir çarşı. Devrek bastonları, sadece Türkiye’de değil, dünyada da ünlü olduğu için burası gezilmeye değer alanlar arasında yer alıyor. Günümüzde birçok ünlü kişi, Devrek bastonlarını kullandı veya koleksiyonuna kattı. Devrek bastonlarının özelliği, hem sağlam hem de estetik olmaları. Bastonların sap kısımları, ceviz, kestane, meşe, gül, fındık gibi ağaçlardan yapılıyor. Bastonların gövde kısımları ise, kızılcık, çördük, sarmaşık, kavak, söğüt gibi ağaçlar kullanılarak elde ediliyor. Üzerine, çeşitli motifler, figürler, yazılar işlenmesi bastonları değerli kılıyor. Dolayısıyla Bastoncular Çarşısı’nda, her zevke ve bütçeye uygun bastonlar bulmak mümkün. Bastoncular Çarşısı’na gelen ziyaretçiler, baston yapımını da izleyebilme şansına
sahip. Baston ustaları, ziyaretçilere baston yapımının inceliklerini anlatır ve gösterirler. Baston yapımı, el emeği, göz nuru ve sabır gerektiren bir sanat olduğu için de her iş oldukça değerli. Devrek’te yüzyıllardır süregelen bir gelenek olan baston yapımı, buranın kültürüne de işledi.
Zonguldak Deniz Feneri
Zonguldak Deniz Feneri, Karadeniz’in kıyısında, Zonguldak il merkezine yakın bir noktada bulunan kent tarihinde önemli bir yere sahip yapılardan birisi. 1908 yılında Fransızlar tarafından inşa edilen fener, denizden 53 metre yükseklikte bir burun üzerinde yer alıyor. Fenerin 9 metre yükseklikteki kulesinden çıkan 500 watt’lık ışık, 20 deniz mili uzaklıktan görülebiliyor. Zonguldak Deniz Feneri, üç kuşak boyunca aynı aile tarafından işletilmiş ve bakımı yapıldı. İlk olarak 1908’de iki kız kardeş tarafından çalıştırılan fener, 1940’lı yılların sonunda farklı bir kişiye devredildi. Fener, uydular aracılığıyla kontrol edildiği için artık bakıcıya ihtiyaç duymuyor ve bu sebeple genel olarak ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Fenerin bulunduğu bölge, yeşil ve mavinin mükemmel bir uyumla birleştiği bir manzaraya sahip. Fenerin yanında yer alan restoranda Karadeniz mutfağının lezzetlerini tadabilir, fenerin tarihini ve öykülerini öğrenebilirsiniz.
Ereğli Kalesi
Ereğli Kalesi, Karadeniz Ereğli’de yer alıyor. Limanın üzerinde orayı en iyi şekilde gören bir noktada bulunan kale, yaklaşık olarak 150 metre yükseklikte konumlanıyor. Oldukça eski bir tarihi bulunan kalenin milattan önce 4. yüzyılda inşa edildiği biliniyor. Herakleia Pontike adlı bir şehrin akropolisi olarak kurulan kale, ünlü bir denizci ve kumandan olan Klearchos tarafından inşa ettirildi. İlerleyen dönemlerde Bizanslılar ve Cenevizliler tarafından da kullanılan yapı, yıllar içerisinde önemini yitirdi ve tarihi bir alan olarak değerlendirilmeye başlandı. Ereğli Kalesi, taş ve tuğla kullanılarak yapıldı. Kale duvarlarının
içi, su altında sertleşen kırmızı renkli bir harçla kaplı. Kale, iç ve dış avlu, kule, mühimmat ve erzak deposu, sarnıç ve odalar gibi bölümlerden oluşuyor. Kale, aynı zamanda bir sarnıç bulunuyor. Kale, denizden görülebilen bir konumda yer alıyor ve çevresindeki manzarayı izlemek için güzel bir noktada bulunuyor. Ereğli Kalesi, Karadeniz Ereğli’nin en önemli tarihi miraslarından birisi olsa da askeri yasak bölge içerisinde yer aldığı için gezinti yapmak yasak. Fakat kara tarafından baktığınızda tepenin üzerinde yer alan bu harika yeri uzaktan da olsa görebilme şansınız bulunuyor.
Krispos Anıt Mezarı
Zonguldak'ın turistik cazibe noktalarından biri olan Krispos Anıt Mezarı, Karadeniz Ereğli'de hayatını kaybeden eski Mısırlı pandomim sanatçısı Krispos'a adanmış bir anıt. Sessiz bir tiyatro sanatı olarak bilinen pandomimde ünlü olan Krispos’un sanatına ve yaşamına duyulan saygının bir ifadesi olarak bu anıt inşa edildi. Anıt mezar, iki korint başlıklı sütün ve yüksek bir kaide üzerinde yer alıyor. İçerisinde başsız bir büstün
konumlandırıldığı oyuk ve üçgen biçimindeki tacı sütunların içerisinde bulunuyor. Toplam uzunluğu 2 metreyi geçen anıtın bir de 19 satırlık yazısı bulunuyor. Bu yazıda şiirler yer alıyor. Şiir daha çok Krispos’un nereden geldiği, ölümü, bedeni ve mezarı ile ilgili bilgiler yer alıyor. Şiir aynı zamanda Krispos’un ne kadar güzel bir insan olduğundan da bahsediyor. Anıt, tarihi ve kültürel açıdan önemli bir miras
olarak korunuyor. Ziyaretçiler, anıtı yakından görebilir, şiiri okuyabilir ve Krispos’un hayatı ve sanatı hakkında bilgi edinebilirler. Krispos Anıt Mezarı, Zonguldak’ın görülmesi gereken tarihi güzelliklerinden birisi.
Orhangazi Camii-Ayasofya Kilisesi
Ereğli ilçesinde bulunan tarihi ve kültürel bir yapı olan Orhangazi Camii-Ayasofya Kilisesi, Bizanslılar tarafından yapıldı. Anadolu’da bulunan dokuz Ayasofya Kilisesi’nden ilki olan bu yer Osmanlılar zamanında
fethedilmesi ile camiye dönüştürüldü. Osmanlıların ikinci hükümdarı Orhan Gazi tarafından ele geçirilen Ereğli’deki bu yapı kiliseden camiye çevrilen ibadethaneler arasında yer alıyor. Orhangazi Camii, aynı zamanda Orta Cami olarak da biliniyor. Camii yaklaşık olarak 1600 yıldır ayakta kalan önemli yapılar arasında bulunuyor. Caminin mimarisi, Bizans ve Osmanlı üsluplarının bir karışımını yansıtıyor. Caminin kubbesi,
Bizans döneminden kalma mozaiklerle süslü olmasının yanı sıra içerisinde, Orhan Gazi’nin tuğrası, Osmanlı padişahlarının portreleri ve çeşitli hat levhaları bulunması da bir başka detay olarak göze çarpıyor. Caminin minaresi, 19. yüzyılda eklendi ve caminin bahçesinde, Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa’nın mezarı da bulunuyor. Orhangazi Camii Ayasofya Kilisesi, hem inanç hem de kültür turizmi açısından önemli bir nokta. Camiyi ziyaret edenler, hem Bizans hem de Osmanlı tarihine tanıklık edebilir, hem de caminin manevi atmosferini yaşayabilirler.
